0

Anadolu Efes’in ‘sürdürülebilir turizmi’ Türkiye’de yaygınlaştırmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile birlikte kurguladığı Gelecek Turizmde Projesi, bize geleceğimizin yürekli ve üretken insanlarımızda olduğunu hatırlattı. Projenin desteklediği yerel kalkınma modellerinin başarısının şifresini çözmek üzere Mardin’deydik.
6

Sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir ekonomi, sürdürülebilir turizm… Kabul edelim, başına ‘sürdürülebilir’ sıfatını almış bu kavramlar, biraz soyut bir dünyaya aitmiş gibi geliyor çoğumuza. Halbuki ‘sürdürülebilir kalkınma’ fikri hayatımızın ayrılmaz bir parçası olabilir. Birleşmiş Milletler’in yaptığı bir tanıma göre “insanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahip”.

Tamam, bu yeteneğe sahibiz, peki neden ülkemizde değişimin hızlı ve acımasız, tüketimin hunharca ve fütursuzca yaşanmasına göz yumuyor, kalkınmanın sürdürülebilir olmasını içselleştiremiyoruz? Turizm alanında katma değer yaratanları desteklemenin bir seyahat dergisi olarak sorumluluğumuz olduğunun bilincindeydik. Ancak sürdürülebilir kalkınmayı içselleştirmek için daha somut adımlar atabileceğimizi fark etmemizi sağlayan, Anadolu Efes’in Gelecek Turizmde Projesi oldu. Anadolu Efes’in Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle yürüttüğü ve ‘sürdürülebilir turizmi’ Türkiye’de yaygınlaştırmak için kurguladığı proje, turizm alanında oluşturulmuş yerel kalkınma modellerine verdiği destekle yol gösteriyordu. Biz de daha iyi bir gelecek için “Gelecek Turizmde” dedik ve Anadolu Efes’ten Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu alan modellerin başarısının şifresini çözmeye karar verdik. Mardin’den Bursa’nın Misi Köyü’ne; Safranbolu’dan Urfa’da, dünyanın en eski tapınağı Göbeklitepe’ye, Türkiye’nin farklı coğrafyalarında doğal, tarihî ve kültürel mirasımızın korunmasına katkı sağlayan, turizm için sürdürülebilir modeller üreten bu yürekli insanların hikâyesini dinlemek, bu modelleri örnek alacaklara bir pencere açmak da bizim misyonumuzdu.

Heyecan verici projelerden ilki, Mardin’de Kadın Liderliğinde Sürdürülebilir Turizm Girişimlerinin Yaratılması Projesi. Uzun yıllardır bölgede çalışmalar yürüten Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın (KEDV), İpekyolu Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi ile birlikte hayata geçirdiği projede, amaç Mardin’de turizm alanında örnek bir kadın girişimi yaratmak ve sürdürülebilir turizmin gelişmesine katkı sağlamaktı. Klişe gibi gelecek ama söz konusu Mardin olunca, ister istemez şu kelimeler sıralanıyor aklımıza: Medeniyetlerin kesiştiği, kültürlerin buluştuğu, taşın dile geldiği müze kent Mardin. Burada Süryani, Arap, Kürt toplulukların uyum ve estetik içinde yaşaması, hepimizi etkiliyor. Efsunlu topraklara yolu bir kez düşen, hep Mardin’i sayıklıyor. Ama bu sefer bizi Mardin’de farklı bir rüzgâr bekliyor. Bölge son zamanlarda kendi yaşamlarını ve hatta ailelerini ayakta tutma gücü dikkat çeken kadınlarıyla karşımıza çıkıyor.

İpekyolu Kadın Kooperatifi’nde kadınlar ipleri eline almış, yolunu turizm hattında çiziyor. KEDV ile İpekyolu Kadın Kooperatifi faaliyetlerine Gelecek Turizmde’nin desteğini almadan önce, 2005 itibariyle başlamış. Temel problemleri olan eğitim ve ekonomik destek gibi alanlarda yaptıkları çalışmalarla sorunlarına çözüm bulmak için sorumluluk almaya istekli olduklarını ortaya koymuşlar. Kooperatifin hayata geçirdiği sabun atölyesi, kadınların ürettiği el işi ürünlerin satıldığı Nahıl Mardin Dükkân ve çocuk yuvaları projeleriyle kendilerini ispatlamışlar.3

Ancak içlerine girişimcilik ruhu da girmiş. Malum, Mardin önemli bir turizm kenti. Anadolu Efes’in desteği de işte tam burada devreye girmiş. Kolektif bir kadın girişimi olan İpekyolu Misafir Evi, Gelecek Turizmde Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu almaya hak kazanmış. Aldıkları fon ve eğitim desteğiyle İpekyolu ekibi, büyük değişimin çarklarını döndürmeye başlamışlar. Biz ziyaret ettiğimizde kooperatif üyeleri, Gelecek Turizmde Projesi Sürdürülebilir Turizm Danışmanı Emre Karabacak’tan Küçük Otel, Ev Pansiyonu ve Misafirevi İşletme Yönetimi eğitimi alıyorlardı. 300 yıllık eski bir taş konaktan dönüştürülen misafir evinin sarı kalker taşı duvarları, limon, begonville gibi çiçeklerle süsledikleri avlu ve terası, eğitimin heyecanına tanık oluyordu. Sanki bir ticari işletmede değil de sevdiğimiz insanlara ait bir konakta misafir oluyormuşuz gibi hissederek eskiden Ermeni bir aileye ait olan konağın yüksek tavanlı taş odalarına yerleştik. Kooperatifin üyelerinin ticari işletmelerin ağzını açık bırakacak titizlikle konuklarını ağırlayışına  tanık olduk.

İpekyolu Kadın Kooperatifi Başkanı Berna Yağcı Erdoğan, süreci bize heyecanla özetledi. Mardin’de KEDV ile birlikte bir misafirhane üzerinde çalışmalarını sürdürürken virane haldeki bu konak karşılarına çıkmış. Sahibine ulaşıp konuşmuşlar; restorasyon ve tadilata başlamışlar. Kadınların çalıştığı işletme modelini nasıl formüle edeceklerini planlarken Gelecek Turizmde projesini duymuşlar. Sonra KEDV projeyi yazmış ve bugüne gelinmiş. “Neye ihtiyacımız vardı, iyi biliyorduk. Kaldığımız yerden devam edecektik ama iyileştirme ve geliştirmeye ihtiyacımız vardı. Projenin desteğiyle burası gelişti. Kadınların entegre edildiği bir işletmecilik modeli üzerinde
durduk.

5

Eğitim alan kadınlar dönüşümlü çalışmaya başladı. Hem işletmecilik hem de sürdürülebilir turizm meselesini tam öğrenip turizm sektörünün içinde aktif rol almak hedefimizdi.” Hakikaten de bunu başarmışlar. Sabah iki, öğleden sonra iki, akşam bir kişi dönüşümlü olarak çalışıyor. Daha çok kadın deneyim kazanıyor. Mardin’e gelip buradaki yaşantıyı, Mardin evlerini görmek isteyenlerin istekleri karşılanıyor. Kısa süren sezon bitince, misafir evini kapalı tutuyorlar. En önemlisi kadın işletmeciliği modeline herkes sahip çıkıyor olması. Berna Yağcı Erdoğan, bundan on sene önce sosyoekonomik yapının henüz buna hazır olmadığını söylüyor. Bugün kadınlar sabunhaneden Nahıl’a, kooperatifin bütün alanlarında çalışırken kendilerini daha güvende, daha değerli hissediyorlar. “Kooperatifteki kadınları hayatın başka bir tarafında hissediyoruz, yeni şeyler öğreniyor, günü dolu dolu geçiyoruz diyorlar.


En önemlisi Mardin’de olması gereken bir oluşumun içindeyiz ve bu sayede Mardin’den alıp Mardin’e geri veriyoruz.” Dokuz odalı İpekyolu Misafir Evi, 23 kişilik kapasiteye sahip. Berna Hanım’dan sezonu neredeyse tamamen dolu geçirdiklerini öğreniyoruz. Bu onları yeni girişimler hayal etmeye itmiş. “Sistemi öğrendik, konuklarımız memnun ayrılıyor” diyor. “Planlarımız var. Misafir evlerinin yaygınlaşmasına hiçbir engel yok.” Kooperatifin tamamen kadın işgücü ve yöneticiliğiyle işlettiği doğal sabun atölyesinde de profesyonellik hakim. Tamamen doğal zeytinyağı kullanılarak üretilen sabunları güvenlik kurallarına uyarak hazırlayan kooperatif üyelerini ilgiyle izliyoruz. Geleneksel sıcak sistem tekniğiyle bıttım, yasemin, keçi sütü, lavanta gibi yirmi çeşit sabunu hazılıyor ve KEDV’in İstanbul ve Mardin’deki Nahıl dükkanlarında satıyorlar. İpek Baştaş yirmilerinde.


Gelecek Turizmde-Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu Projeleri

Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) ve İpekyolu Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi-Mardin’de Kadın Liderliğinde Sürdürülebilir Turizm Girişimlerinin Yaratılması Projesi l Nilüfer Misi Köyü Kadınları Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Nilüfer Belediyesi ve Gümüştepe Muhtarlığı-%100 Misia Projesi: Bursa’nın 2000 yıllık köyü Misi’de, kaybolan ipekböcekçiliği zanaatını yeniden canlandırma, kadınların istihdamı. İpekevi’nde ipekböcekçiliğinden üretilen ürünleri, Koza Evi’nde ise yaptıkları yerel yemekler sunuyorlar. l Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Seferihisar Belediyesi, Yavaş Yaşamı Destekleme Derneği ve İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümü-Seferihisar’ın Geleneksel Mutfağı Projesi: Kadın emeğini markalaştırma ve yaygınlaştırmak amacıyla kurulan mutfakta Seferihisarlı kadınlar, Seferihisar’ın lezzetleri tanıtılıyor. l Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası ve Şanlıurfa Valiliği-Göbeklitepe’de Taş İşçiliği Projesi: Göbeklitepe kazılarından anlaşıldığı üzere 12 bin yıllık taş işçiliği zanaatının yeniden canlandırılması amacıyla altısı kadın 21 kişinin eğitimi. l Arslantepe Destekleme ve Geliştirme Derneği ve Battalgazi BelediyesiMalatya’nın Mirası Arslantepe Projesi: Malatya’daki yerleşik hayatın ilk kalıntılarına rastlanan Arslantepe Höyüğü’nün tanıtılması ve yöre halkının bu konuda bilinçlendirilmesi için gerekli faaliyetlerin yürütülmesi. l Karabük Üniversitesi Safranbolu Meslek Yüksekokulu ve Safranbolu Esnaf ve Sanatkarlar Odası-Safranbolu Hatırası Projesi: Safranbolu’ya gelen turistlerin ihtiyacı doğrultusunda, anket ve yarışma teknikleri kullanılarak tasarımcı ve tarihçi danışmanlığında hediyelik eşya prototipi ortaya çıkarmak. Daha fazla bilgi için: gelecekturizmde.com, dunyalarsenin.com facebook/gelecekturizmde, Instagram/gelecekturizmde


 

Liseyi bitirdikten sonra iyi bir iş için iki yıl beklemiş ve bu süreyi boş geçirmiş. Daha sonra kooperatif çalışanlarından burayı öğrenmiş. Sadece kadınların çalıştığı bir işletme olduğu için ailesi de güven duyunca çalışmaya başlamış. Kooperatif başkanı Berna, onun için bir abla gibi. Nahıl Dükkân onun sorumluluğunda. “Burası benden sorulur” diyor. Dükkânda geçirdiği her an nasıl beslendiğini parıldayan gözlerinden anlıyoruz. Bilgiyi, öğrenmeyi seviyor. Gelenlerden öğreniyorum diyor. İnsan ilişkilerindeki maharetinin kaynağının Mardin’in havası mı, yoksa kooperatif ile dükkânda edindiği tecrübe mi, tartışmak gereksiz. Biz dükkândaki sabunlardan duvar süslerine, el yapımı Şahmeran’lı aynalardan ipekli kumaşlara dikkatimizi verdiğimizde İpek kapıya gelen esnaf komşularından biriyle konuşuyor.

4

 

İşine hakim. Mardin’in en hareketli merkezinde, caddesinin ortasında güler yüzü, gözlerine yansıyan çalışma arzusuyla ışıldıyor. Burayı çok seviyor, ama ben hayallerini merak ediyorum. Önce duygusal davranıyor: “Nahıl’da ve İpekyolu’nda sonsuza kadar çalışabilirim. İşimi seviyorum.” Ama bu deneyim, ona daha fazlasını hayal etme imkânı da vermiş: “Aslında kendi dükkânımı açmak da isteyebilirim. Önce dışarıdan üniversite okumayı planlıyorum.” İpek’in ailesi gibi diğer kooperatif üyelerinin aileleri de memnun kadınların bu çatı altında çalışmalarından. Hemen hepsi daha önce çalışmamış. Filiz üç yıldır misafir evinde. İlkokul ikinci sınıftan sonra okumamış; Nusaybin’den Mardin’e gelin gelmiş. Yolu İpekyolu Kooperatifi’yle kesiştiğinde ailesi önce çalışmasını istememiş. Sonra kooperatifin nasıl çalıştığını görünce ikna olmuşlar. Gündüzleri misafir evinin hemen tüm işlerine koşturuyor. Ama çalışma koşullarını tamamen kendi ihtiyaçlarına göre düzenlendiğinden çocuğuyla ilgilenmeye, mesela onu okula bırakıp almaya zaman bulabiliyor. Çalışmayı çok sevdiğini, benimle konuşurken defalarca yineliyor: “Üç günlüğüne Adana’ya kardeşimin düğününe gittim, dönünce soluğu hemen burada aldım.” Kooperatif üyelerine sadece iş imkânı sağlamıyor; sürdürülebilir turizm, girişimcilik, işletme yönetimi gibi konularda eğitimler de alıyorlar. Filiz “Turizm, turizm diye duyuyorduk, ama tam olarak ne demek hiç bilmiyordum. Burada öğrendim” diyor.

Aldığı mesleki eğitimlerden sonra mesela güler yüzle çalışmanın turistler için ne kadar önemli olabileceğini idrak etmiş. “Şimdi işimi yaparken onların ruh halini anlamaya çalışarak yapıyorum.” Böylesine bir bilinç ve hassasiyet, değme işletmecilerde, turizm otelcilik alanında çalışan profesyonellerde bile yok. Müşteri velinimettir deyip geçenlerin kooperatif üyesi kadınlardan öğreneceği çok şey var. İpekyolu Misafir Evi’nden çıkıp saniyeler içinde kendinizi Mardin’in meşhur 1. Cadde’sinde buluyorsunuz. Sabah yürüyüşünde fırınlardan ve kahve öğütücülerinden gelen kokular, ara sokaklarda arada bir gözünüze ilişen eşekler anında havanızı değiştiriyor. Tarçınlı çörekleri kapıp soluğu daha önce geldiğim Marangozlar Kahvesi’nde alıyorum. Burası sekiz yılda hiç değişmemiş. Belli ki bundan yüzlerce yıl önce de aynıydı. Duvardaki Gülşen Bubikoğlu posterine sırtımı verip derin Mardin Ovası manzarasına karşı çayımı yudumluyorum. Tarçınlı çöreğin tadı nefis, zamanı unutmama neden oluyor. Burası gerçek bir lezzet durağı. İpekyolu ekibi de bunun farkında. Kurulduğundan bu yana sadece konaklama ve kahvaltı veren misafir evi, yerel lezzetleri de konuklarına sunmaya hazırlanıyor. Evlerde pişen yerel yemekleri merak eden konuklarının taleplerine Mardin’de çok fazla önerecek yer olmadığı ve evde pişen yemeğin farklı olduğunu bildiklerinden yanıt vermeye karar vermişler.

 

1

Bu kararlarında evinden çıkmayan kadınlar için de bir çözüm arayışı var. Onların da faydalanacakları bir sistem oluşturmuşlar ve Kürt, Arap, Süryani yemeklerininden oluşan menüyü isteyenlere sunmaya başlamışlar. Sabun atölyesinde titizlikle çalışan ve ürünlerinin toplu satışı için iş geliştirme modelleri üzerine derin bir sohbete daldığımız Gülbahar ve Ceylan, İpekyolu’nda birden ev sahibi olarak mutfağa giriyorlar. Nefis lezzetleri tatmadan önce kooperatifin en etkili isimlerinden Necla Akkar’dan yemeklerin Arapça, Kürtçe ve Türkçe isimlerini öğreniyorum. Hep beraber kutlık (haşlama içli köfte), Mardin usulü iç pilavı haşu’dan oluşan menüyü hazırlıyorlar. İpekyolu’nun Mezopotamya’ya nazır terasına uzun bir masa kuruluyor. İçli köfteleri, üzerine yoğurt ve sos dökerek yiyoruz. İç pilavı, İpekyolu ekibinin sağ kolu, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde turizm eğitimi almış Burak Toparlı’ın annesi yapmış. Burak burada herkesin eli kolu. İpek’in Nahıl’ı sahiplenmesi gibi Burak da misafirevini kendi yuvası bellemiş. Annesine iletilmek üzere övgüleri mütevazı bir ifadeyle alıyor. Sofradaki bir diğer konuk, projenin başarısının deşifresi için merak ettiklerimizi sorabileceğimiz bir isim. Dicle Kalkınma Ajansı uzmanlarından Selim Duran, İpekyolu’nu yakından takip ediyor. İpekyolu Kadın Kooperatifi’nin yarattığı turizm modelinin bölgede nasıl bir önemi olduğunu soruyorum. Sözleri kadının bölgenin dinamiklerini nasıl değiştirebileceğini gözler önüne seriyor: “İpekyolu Kadın Kooperatifi’nin kadın girişimciliğine dayalı turizm işletmeciliği modelinde, kadınlar işin ortağı olurken yarı zamanlı çalışarak evlerini ve diğer aktivitelerini aksatmadan bu girişime katkı sağlayabiliyor. Bu, bölgenin sosyoekonomik yapısı göz önüne alındığında sürdürülebilir bir model teşkil ediyor. İşin bir diğer boyutu bölgeden olan, bölgedeki toplum ve aile yapısını bilerek yerel kodlarla iletişim kurarak bir girişimcilik toplumsal örgütlenme modeli geliştirmek, sürdürülebilir sonuçlar doğuracaktır. Bu projenin sivil bir inisiyatif ve kadınlar tarafından koordine ediliyor olması proje sonuçlarının sürdürülebilir ve örnek kılıyor.” Kooperatifte Kürt, Arap ve Süryani kadınlar birlikte çalışıyor. Çokseslilik sadece kooperatife ait değil tabii ki; Güneydoğu Anadolu’da bu ruha ezelden beri sahip tek kent Mardin. Kooperatifin başkanı Berna Yağcı Erdoğan “Biz alışmışız birlikte yaşamaya” diyor ve ekliyor: “Buranın geçim kaynağı turizm ve turizm hızlı gelişti. Eskiden Mardin’den gidenler geri dönmüyordu. Şimdi gençler iş için Mardin’i alternatif olarak görüyor. Kadınlar olarak da turizmin bir parçası olmak istiyoruz.” İpekyolu Misafir Evi 0482 212 14 77; ipekyolumisafirevi.com.

Gelecek Turizmde Projesi’ni dunyalarsenin.com sitesinden de takip edebilirsiniz.

 

 

 

↑ Back to top