0

Hayal edin: Sanki takvimler 2000’leri çoktan aşmamış, dev apartmanlar, plazalar, arabalar etrafı sarmamış… Günün ilk ışıkları iki katlı taş evin bahçesine vurmuş; Ortaçağı aratmayan dar sokakları bol temiz hava ve kuş cıvıltıları doldurmuş. Köy kahvesinde yemyeşil fıstık çamları ve servi ağaçları arasında, derenin sesini dinleyerek çayınızı yudumlamışsınız. Yandaki sacda gözleme pişiren kadınlarla bahar otlarından, sebzelerinden ibaret koyu bir sohbete dalmışsınız.

Bir an durup “Ben rüyadayım, birazdan uyanırım” diye düşünmemek elde değil. İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Birgi kasabası, hırpalanmadan bugüne kadar gelebilmiş ender yerleşim alanlarından. Türkiye’nin her bölgesinde antik şehir kalıntılarını, eski azınlık mahallelerini, Bizans ve Osmanlı yapılarını görmeye alışkınız; ancak Birgi gibi bütünüyle korunmuş, zaman yolculuğundan farksız bir kasabayla karşılaşmak gerçekten etkileyici. Sırasıyla Frig, Lydia, Pers, Bergama krallıkları, Roma ve Bizans imparatorluklarının hakimiyetine giren Birgi, Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapmış.

Bu denizci beyliğin ve özellikle beyliğin ikinci beyi Umur Gazi’nin Birgi tarihi üzerindeki izleri büyük. Umur Gazi’nin Karadeniz seferi yaptığı 14’üncü yüzyılda, 300 gemiden oluşan donanmasını karadan çekerek Mora girişindeki Germe Hisarı’na ulaştığı, dolayısıyla Fatih’ten önce, tarihte gemileri karadan yürüten ilk bey olduğu Birgi’ye gelen herkese ilk anlatılanlar arasında.

Birgi, 1426 sonrasında Osmanlı topraklarına dahil olmuş. Adı kale, sur anlamına geldiği söylenen ‘pyrgion’ kelimesinden geliyor. Vaktiyle hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için oldukça kıymet verilen bu topraklardan pek çok önemli din ve bilim insanı geçmiş. Kasabanın girişinde Evliya Çelebi’nin kaldığı söylenen evi görmek, şehrin bilinen en önemli ziyaretçilerinden Türk İslam bilgini Birgivi Mehmet Efendi’nin medrese ve türbesini ziyaret etmek mümkün.

ftnisan_061ftnisan_060ftnisan_068ftnisan_062 ftnisan_063 ftnisan_064 ftnisan_065 ftnisan_066

↑ Back to top